(git: 1185283)
Bana da oldu o, arada bir ortaya çıkan bir bug galiba.

düzeldi mi peki sonra görebildin mi kendiliğinden kopuzcu kız?

Hayır, hatta aynı kullanıcının başka mesajlarını da göremedim ama o benim mesajlarımı görebiliyormuş. Çünkü "vallahi deliricem okuyamadıkça meraklandım" diye mail adresi verdim, maille iletişebildik kendisiyle :)

tey allam ya neyse bende mesaj attım tekrardan mail adresimi verip.

compu ağa azıcık ilgilense ya şu duyuruynan.

@issiz karga, bir cevap yazdım şimdi, ulaştı mı? Uzun cevabı mail atacağım öğleden sonra.

Ben karateciyim. Tavsiye ederim. Hem Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları'na da kabul edildi. Dünya şampiyonası, Avrupa şampiyonası gibi prestijli müsabakalar hep vardı ama olimpiyatlara kabul edilmesiyle bence kendini iyice kanıtlamış bir spor oldu. İyi çalışırsan başarılı bir sporcu olabilirsin. Ben de okul nedeniyle uzun süredir antrenmanlara gidemiyorum ama en yakın zamanda devam edeceğim. Amacın sokakta adam tepelemekse ona bir şey diyemem. Ben işin sportif kısmını öneriyorum.

boks boks boks

Savunma sporları güzel bence ama öğrenmesi uzun sürüyor ve iyi disiplin istiyor. Hemen sonuç istiyorsan saldırı sporlarına yöneleceksin. Mma düşünüyorsan temel boks hareketlerini bilmen gerekiyor önce boks öğrenip diğerlerine kay.
Ama şöyle de bir şey var güreş> boks > ve diğerleri. Boksör yumruğuyla yere yığar ama güreşciye bacağını kaptırdığında bitiyor. Sambo da düşünebilirsin.

4 - 5 sene önce aikido eğitimi alıyordum. meşhur bir hocamız vardır, türkiyede 5 - 6 isimden biridir, mustafa aygün. kyu sınavımız için bulunduğumuz şehre geldi, sınavdan sonra bir yerlerde oturduk öğrenciler mustafa hoca falan çay sohbet... bir ara muhabbet en etkili savaş sanatına dönünce şunu dedi: "bakın açık söylüyorum eğer amacınız sokakta kazanmaksa aikido yu bırakın, kickbox a başlayın. toplam iki elin parmakları sayısında temel teknik vardır, bunları öğrenir, bol antreman yaparsınız, çok daha efektif olursunuz sokakta"

bilmem anlatabildin mi?

dövüş sporları ikiye ayrılır temelde: vuruş ve tutma(grapling). vuruş sporları belli işte, boks, kick boks, muay thai vs.

tutma, judo, güreş, ju jutsu, brazilian ju jutsu vs vs

mma eğitimi veren yerler bu iki tipi harmanlayarak eğitim verirler. misal bjj ve kickboks.

kendi vücudunu iyi tanı boy 1.74 müş. enine bir herif misin? öyleysen judo veya bjj de başarılı olman olası.

daha zayıf yada atletik biri misin? o zaman vuruş tipi sporlar senin için uygun olabilir, daha hızlı ve çevik olman gerekir neticede.

neye gidersen git ama şunu unutma, gideceğin sporda mutlaka ama mutlaka spariing çalışmaları olmalı. nedir sparring? antrenman müsabakaları. öğrendiğin teknikleri hoca gözetiminde bir partnerle müsabakada denersin. misal taekwondo, boks, kick boks, bjj (brazilian jiu jutsu) bunlar sparring in bol bol yapıldığı sporlardır.

ama mesela bir aikido da sparring yapılmaz zira teknikler kitleme ve fırlatma üzerinedir yanlış bir harekette antrenman yaptığın arkadaiını sakatlayabilirsin.

bir uyarı daha kesinlikle ama kesinlikle "rakibin gücünü kullanarak rakibi alt etme" safsatalarına inanma. eğer senin belirli bir fiziki kuvvetin yoksa kolayca yamulursun.

neyse muhabbet uzun o yüzden toparlıyorum;

eğer amacın kavga değil huzur bulmak, enerji atmak vs ise aikido ya git.

eğer amacın sokakta kendini savunmakse yukarıda bahsettiklerimi göz önüne alarak tercihini yap. ve mutlaka ama mutlaka sparring/antreman müsabakası olan bir spor dalını tercih et. hepsinde yoktur bu misal aikido, wing chun/wing tsun....

ek: o spor diğerinden üstündür, berikisi şu sporu yapanı döver diyenleri dikkate alma sakın. kulaktan dolma bilgilerle sallıyor herkes. dikkate almak gerekenleri yukarıda saydım:

- senin vücur yapın ve ilgi duyduğun alan
- ilgi duyduğun alanda sparring çalışması var mı?

ayrıca mma yı öyle herkes öğretemez. ülkede doğru düzgün kafes dövüşüne çıkan adam sayılı. çok iyi araştır. zaten mma eğitimi dediğimiz olay bir vuruş bir de tutuş dalında iki sporun beraber eğitiminin verilmesi.

kapak kapat, çok pişirme.

Yağı çok kızdırmamak lazım.

tereyağı?

Tereyağı ile daha lezzetli oluyor.

Ben kalıp gibi seviyorum içine beyaz peynir salça, kekik, nane ya da fesleğen gibi şeyler atıyorum of

Tereyağı kullan.
Pişirme esnasında kaşıkla kendi yağını üzerinde gezdir.

benim yöntemim şu:
yağı iyice kızdır. mevcut bütün salçalardan at, hemen ardından (salçaların yanmaması için) yumurtayı kır.
yağ kızmış olduğundan yumurta cozurdayıp kabaracak. beyazın tümünü kaşık yardımıyla kızart, kıtır kıtır olsun. sarıları dağıtma.
yanında kızarmış ekmek ya da kaşarlı tost yap. yemeden önce sarılarını tavaya dağıt.

100 yıl her sabah yesem bıkmam.

tereyağı çok kızmadan yumurtayı dikkatlice kır sarı dağılmasın. kısa bir süre sonra üzerine kapak kapat ki üstü çiğ kalmasın. yüksek ateşte pişirme ki yanmasın. kenarların hafif çıtır olması ve sarının dağılmadan sıvı kalabilmesi bununla birlikte tam pişmiş beyazın kolayca kesilebilmesi teknikte ustalaştığının işaretidir. baharat ve tuz falan tercih meselesi. fakat bunları pişerken atmak önemli. tadını vermesi açısından.

kapağı kapalı kısık ateste

Tava çok önemli o yüzden teflon yerine granit tava kullanmalısın

sahanda yumurtanın sırrı şudur hajum:

deplasmanlarda bol bol gol atıp puan kazanmaya bakmalısın. zaten sahanda taraftar seyircisi de olduğu için rahat rahat pişirirsin. afiyet olsun.

Tereyağı demeye geldim

o yağ bu yağ farketmez. yağ kızınca çak yumurtayı. ateş kısık olsun. yavaş yavaş sağını solunu pişir. ateş yüksek olduğu için yapamıyorsun bence.

o yağ bu yağ farkeder.

Tereyağı +10000

sıvı her hangi bir yağda yapılan yumurta bariz çirkin oluyor.

yağı çok kızdırma, eğer acı seviyorsan yağ eridikten sonra kırmızı biber serpiştir ama dikkat et yakma, yandığı zaman bir şeye benzemiyor.

en önemlisi eski tip alüminyum mudur nedir o sahanlardan bul, "aman tanrım didim" diyerek yersin.

Küçük ve içe doğru oval bir tava. (2 yumurta kırdığınızda beyazları çevreyi kaplayacak)
Bol tereyağı
Düzgün oranda tuz
Sarısını hemen patlatmayın ama en sonu da beklemeyin, ortada patlatın, dibi tutacak ama üstü akışkan olacak.
Bol karabiber

Şunu bi dene sen bence.

tava çok önemli +1 teflon da güzel olmuyor.

Poy diye bi cesni var anadolunun derinliklerinde bulunuyo, dunyanin en guzel seyi, bul, onu koy.

sucuk

seçim öncesi sıfırlanmıştı bende hala borç gözükmüyor mesela aylardır. af çıkmış olmasın?

@yuto af maf yok hocam bam bam bam.

25 yaş altı muhabbetiyse bilemem, yoksa bi ara sgk yı da soruştur. devlet baba alacağını almadan bırakmaz.

hemen hemen üretilmiyor ve piyasada çakmaları var.

www.teknosa.com

www.teknosa.com

Hepsi çakma. Yurt dışından gelme ve imei çakılmış hepsine. Garanti vs. yok. Dikkat et.

samsung'un herhangi bi telefonu.

@zirrealist samsung monte vardı rahmetli oldu. değişiklik olsun diyorum :))

peki bb nin falan ikinci eli alınır mı? ne durumda acaba? sadece telefonla konuşma whatsapp bir de arada internet niyetine facebook a falan girmek için kullanılacak. çok kasılma falan yapar mı acaba alet?

www.hepsiburada.com

Akıllı lakin ucuz. Whatsapp çalıştırmak eskisi kadar kolay değil

bb'nin sıfırı bile alınmaz. en son çıkanı bile. :)

Esime sordum dokulu istiyorsan scholler, dokusuz istiyorsan bistrol kaygan yüzeyli kağıt.

Kullanacağınız materyaller biraz birbirinden farklı kalmış. Şöyle ki guaj, akrilik, sulu boya ve mürekkep için 400 gr kağıt çok uygun olurdu. Özellikle mürekkep ve suluboyayı ben o kağıda çalışmayı çok seviyorum. Fakat öyle bir kağıtta fiber uçlu kalem kullanamazsınız. Kalemin mürekkebini dağıtmasını geçtim kalemim ucu bozulur. 0.7 uç ve daha incesini kullanmak zor oluyor. Daha kalında da şöyle bir sıkıntı oluyor, kalemin mürekkebi tarih ettiğiniz gibi kılcal damar görüntüsünde kağıda dağılmıyor da çok dokulu olduğu için çizgileriniz kusursuz düz gözükmüyor. Cetvelle keskin çizgiler çizerseniz düz olur ancak.

Benim tavsiyem 300 gr kağıt olur çünkü daha incesinde bu sefer de mürekkep, sulu boya kağıdı kabartabilir.

Ben marka olarak schoeller ve daler rowney kullanıyorum. Daler rowney tek satılıyor mu bilmiyorum. Bende defter halinde var.

Ben ek olarak bir öneri yapmak istedim. Fiber uçlu kalem ile çalışacağınız yerleri çok ince fırça ile, fırçaya sulandırılmamış akrilik boya alarak (boyanın fazlasını palete bırakmak kaydıyla) boyayabilirsiniz. Kolaylıklar.

Kagit demissin ama sulu boyanin markasi fircalar da en az o kadar onemli. Yukarda ark gayet guzel anlarmis kagitlari ama bristole anca akralik olur sulu boya zor.

@fasulyek hocam o kadar da değil, markası fırçalar falan... 150 - 200 gr lık kağıda şiminke de kullansan st peterspurg da kullansan kabarır o kağıt. bristol e kullanmak zaten imkansız.

@irene aslında fiber uçlu ile mandala tarzı birşeyler çizecektim. zorda kalırsam elimde da vinci üç sıfırlı fırçalar vardı da o işe girmeyi gözüm yemiyor. yıllar oldu öyle ince iş yapmayalı :) açıkçası şöhlerinde canson un da 250 - 300 gr lıklarını geçmişte suluboya için kullanmıştım. kabarıyorlar, yapacak bir şey yok. anca aşağıdaki linkteki gibi 1,7 mm kalınlığında bir kağıt iş görür belki. sene olmuş 2017 hala tuval özellikleri olan ama tuval olmayan kağıt üretemediler :)

www.tahtakalehobi.com

Mandala fırça ile zor olur. Ama şimdi şunu düşündüm, fiber uç ile mandalayı pergel ve cetvel ile çok rahatça çizebilirsiniz fakat bu sefer renklendirme aşamasında kalemin mürekkebi dağılabilir.
Bir de, 300 gr kağıda çok yükleme yapmazsanız (çok sulundırılmış boyayı kağıda aktarmaktan bahsediyorum) sorun olmaz.
Gönül isterdi ki peynir ekmek gibi bulabilelim o güzel kağıtları ama maalesef...

Samur bir firca kullandiginda gelip. Sen buyuksun baskan diyip elimi opeceksin :))))

Kabariyorlar mi? Daha neler biraz youtube dan video izle belki bir yerlerde hata yapiyorsun. Cunku kabartmak icin asiri gereksiz islak calismak lazim. Botanik, bitki ressamlari da ayni kagitlari kullaniyorlar ve bazen tek bir yaprak icin bir hafta ayni kagit uzerinde calisiyorlar ustuste kabarsa onlarin ki kabarir. Benc bir yerlerde hata yapiyorsun

@fasulyek suluboya yaparken gereksiz ıslak çalışmak nasıl oluyor bilmiyorum. yani resmi yaptığın tekniğe göre suyu az yada çok kullanırsın. bitki ressamları işleri gereği detay vermek zorunda bu yüzden az su kullanmak zorundalar, yani kağıt sıvıyı emip nemini ortamla eşitlemeye fırsat buldukça resmin yapım süresi pek bir şey ifade etmez. okul zamanı yaptığımız şukufe resimlerinde suluboyayı ıslatmadan fırçayı dudakta nemlendirerek kullanırdık, bir resim 1,5 - 2 ay sürerdi. onu geçtim 3 - 4 sene önce başladığım bir çalışma vardı -alan lee nin bir illustrasyonu- 6 - 7 ay sürdü, az sulandırarak yaptığım, doğal olarak kabarma falan olmadı göze çarpacak kadar -yarım kaldı zaten, elim varmadı-. kabarma olayı kağıdın imal tekniğiyle alakalı. okul zamanında kırtasiyede çakma şöhlerler satılırdı tanesi 50 - 60 kuruş 200 - 250 gramlık, suyu sürdüğün anda kabarırdı. ki şu an vakit geçirmek için şöller kağıda yaptığım bir çizimde kağıdın uç kısmını is mürekkebi ile boyadım, 1 numara da vinci ile -marka önemli dedin diye yazıyorum :)- mürekkebi boca etmediğim halde kabarma oldu hafiften. yani bizim o kullandığımız şöller dir canson dur falan aslında orta kalite kağıtlar, 350 - 400 gr lık kağıtlar olmadıkça gönül rahatlığıyla kullanılamıyorlar.

ek olarak samur kılı fırça da kullandım öküz kılı fırça da :) hala duruyor vincentler da vinciler bir bardağın içinde.

windows 10 mu kullanıyorsun

hayır 8.1

10 da upload muhabbeti var biliyorum ama benim olay utorrent üzerinden gerçekleşiyor.

hocam emin olmak icin netlimiter tarzi bisiler kur.eger utorrente guvenmiyorsan upload ve download ini onla limitle.

lekelerin nasıl oluştuğu/ne olduğu çok önemli aslında. eğer gümüş olan yerleri karardıysa, kendiniz temizleyemezsiniz. hatta kimse eski haline getiremez. temizlemebilir fakat parlamazlar eskisi gibi.
fakat ufak tefek lekeler nemli bir bezle kolayşıkla gidebilir.
oksitlenmiş ise, gümüş parlatıcı kullanarak silmeyi deneyebilirsiniz. migrosta güzel bir parlatıcı var, markası goddard's. bundan çok çok az kullanabilirsiniz.
flüt değerli ise kendiniz işlem yapmasanız daha iyi olur. son olarak, mesuliyet kabul etmem bu yorumda yazanlar için.

jamiro, peki diş macunu karbonatı karıştırıp diş fırçasıyla şey etsem? tek korkum tuş altlarındaki zımbırtıların ve mantarların ıslanması, nemlenmesi.

değerli bir flüt değil, trevor james in vivace modeli. gümüş sadece kaplama olarak ağızlığın yer aldığı parçada var.

travor james vivace'ler de oldukça değerli olmaya başladı:) İlk geldiği zamanlar 500 liraydı:) şimdi 3 kat daha pahalı.

diş macunu ve karbonat neden karışıyor onu tam anlamadım. ben diş macunu falan sürmezdim yerinde olsam. zaten çok işel yarayacağını da sanmıyorum. yine de deneyebilirsin. ben bir şey öğrendim mi hemen anında deneyen tiplerdenim ama sonucu ne olursa olsun katlanabilirim:)

öyle biriysen dene.

Ssd

verilerini yedekleyip format at. ssd yoksa tak ama sart degil, 1 yilini yeni doldurmus daha.

fan temizligi+ ssd+ram takviyesi+format
2015te alinmis da ozllikleri ne? belki de çöp bir alet aldin isterse 1 gunluk olsun.

2013 yılında aldığım i7 bilgisayarı hala çatır çatır kullanıyorum, seninkinde sorun olmaması lazım. muhtemelen virüs veya benzeri bir zıkkımdan muzdaribsin.

- evvela bir anti virüs programı yükle. avira işini görür. -anti virüsü aşağıdaki usb belleğin temizliğinden emin olmak için kullanacaksın-

- yeni format atılmış bir usb belleğe bilgisayarındaki en gerekli şeyleri yedekle. ama sadece en gerekli olanları. film, müzik falan sil gitsin indirilir yeniden.

- bilgisayarı formatlayıp yeni işletim sistemi kurulumu yap.

- format sonrası eğer hdd birden çok parçaysa diğer paralarıda formatla.

- hiç bir şey yüklemeden anti virüs programı indir, update et, tam kapsamlı bir tarama başlat. özellikle kullandığın office dosyaları da olsun.

- ardından ne yüklemek istediklerini yükle, normal rutininde kullanmaya devan et bilgisayarı.

i3 işlemciyse ikinci el bir i5 güzel takviye oluyor(Anakart destekliyorsa). Ram ve SSD +1 bu arada. Yani bakmak lazım; bunlar totalde bir 500-600 TL tutar ama cihazın performansını da en az ikiye katlar. Benim tee 2013'te aldığım laptop bu sayede canavar gibi çalışıyor.

aynı sorunu yaşıyorum. hdd sıkıntı olduğunu çözdüm uzun uğraşlar sonucu. ssd arayışı içindeyim onu değiştirince bilgisayar canavar olacak tekrar. hdd çok tırt bir şey bunu yeni çözdüm.

2015'deki haline döndürmek istiyorsan para harcamana gerek yok. diskte bad sector taraması yap. mydefrag ile defragmentasyon yap ki sıkıntının buradan kaynaklandığını düşünüyorum. son olarak antivirüs ve malwarebytes ile de Windows taraması yap. olmadı en son format atarsın. 2015'de güzelce çalışan bilgisayar 2 yılda Ram eksikliğinden veya hdd'nin artık yavaş kalmasından dolayı bu hale gelecek değil..

tipi dehşet-ül vahşet, hani böyle caddede görsem bu adam kesin moğolistana, afrakay falan tura gidiyordur derim lakin alıp sahilde 2 tur atıp eve döndükten sonra bir anlamı kalmıyor gibi. barkın iyi dalga geçiyordu böyle tiplerle programında. bir de 250 cc lik motor uzun -ama bayağı uzun hani afrika moğolistan gibi :) - ne kadar verimli olur, o yol koşullarında falan.

muhtemelen fiyatı 250cc motor segmenti değil 500-600cc civarında olacağı için pek satmayacak. ama tipi güzel başlangıç seviyesi için kurye gibi görünmemek istemeyen ama scooter da sevmeyen kesime hitap ediyor. ama 250 cc enduro da olmaz yani. istediği kadar tip olsun 1 sene sonra bunu alan adam gitmiyor yahu diyerek elden çıkarmaya çalışır.

başlangıç motoru olarak da pek tavsiye edemem. hem ağırlığı hem de ağırlık merkezi yüksek. sadece güçsüz olması bir motoru başlangıç motoru yapmıyor.

şahsen fiyatı çok uçuk olmazsa ben direkt alırım, yapılabilecek en güzel klasman, uzun yola bile giderim, öncesinde 1000'lik ve şu an 600cc'lik makine kullanan biri olarak

Motorun acemisi olarak fikrim, ikinci el istemeyenler için güzel bir başlangıç motoru olabileceğin yönünde. Fiyatı uygun olursa tabi.

aklınızdan çıkaracak işler yapın.

durumun fizyolojik değil psikolojik. öneri/tavsiye veremem ama bu bilgi uzun vadede bir işe yarar belki. yani inşallah

diş fircalara
meyve ye.
yürüyüş yap.
dus al
verebilecegim tavsiyeler bunlar

elma meyveler icinde en iyi gelen.birde patlican nikotin icerir eser miktarda ama var iste,

Ilacsiz bantsiz sakizsiz yontemi elektronik sigara ,ben oyle biraktim.

valla ben en fazla 3 gün bırakabildim, onda da aynı sizin gibiydim bütün günü ağzım sürekli dolu olacak şekilde film dizi izleyip geçirdim anlayabiliyorum sizi ama 3-4. günden sonra o krizler azalıyormuş. ben e-sigaraya geçtim 1 seneden beri sigara kullanmıyorum emin olun yüzyılın icadı.

champix veya zyban.

zyban ı 8 sene evvel kullanmıştım psikolojimi mahvetmişti.

champix i 3 sene önce kullandım, sadece başlangıç paketini. 1 sürdü. 1 sene hiç sigara içmedim.

araştırın, soruşturun, eğer kesin niyetliyseniz bırakmaya kullanın.

George karelias. arada da golden virginia

Karelias turuncu olan krem olan hangisi?

american sprit'i çok severim ama dolar yükseldi pahalı talep az diye çok az yerde var şuan.

onu almazsam karelias light.

aa turuncusu da mı varmış. ben onu hiç tanımadım. kremini iciyorum

turuncu olan biraz daha ağır.

kullandığım sırada sarı old holborn du. tekrar sigaraya dönecek olsam da yine onu içerim. eski camel ı hatırlatıyor bana.

pentel ain stein modelleri işi görür belki.

Pentel +1 uzun suredir pentel smash ve rotring 500le kullaniyorum yazim rahatligini baya farkettiriyor ve siliklik olmuyor

Ain stein +1

markadan ziyade biraz daha sert bir uç dene. mesela h veya 2h uç. b değeri arttıkça uç yumuşar daha kolay silinir, gölgelenir. h değeri arttıkça uç sertleşir. ama 2 h ın üzerine çıkmana gerer yok bence.

çok fazla yapan var. yasak olsa da yapılıyor.

satıldığı tespit edilirse telefon IMEI üzerinden kapatılır falan dendi bana, bunun doğruluğu var mı peki ?

bir de bu yasağın mantığı nedir ? 24 ay kontratlı bir cihaz aldıktan sonra 6 ay sonra başka bir cihaz alabiliyorsunuz. o zaman eskisini ne yapacaksın yani eşe dosta mı vereceksin

saçma geldi bana. öyle imei den kapatman falan gerçekliğini geçtim yapılacak olsa bile ortalık nasıl karışır düşünebiliyor musun? binlerce kişi bu şekilde telefon alıyor. alıcılar ne olacak? kime hesap soracak? zararını kimden tazmin edecek? sonuçta yapılan şey ikinci el ürün alış verişi, yasadışı bir durum yok, ürün bedelinin karışlanmasını istemesi en doğal hakkı.

ek olarak satın aldığın bir ürün üzerinde tasarruf hakkı senindir, ister satar, ister atar, ister üzerinde kimyasal deney yaparsın. satın aldığın ürüne kim ne hakla müdahele edebilir ki?

kesinlikle katılıyorum dediğine ama işte ne bayii ne müşteri hizmetleri adam gibi tutarlı bir cevap verebiliyor. sanırım onlar da kafasına göre uyduruyor

En güvenilir bilgiyi satış esnasında yaptığınız sözleşmeden elde edebilirsiniz. Sözleşmenin bir nüshasını size vermedilerse müşteri hizmetlerini arayıp detaya girmeden x ürünü için yapılan sözleşmenin bir nüshasını istiyorum, mail adresime atın deyin, o sözleşmede belirtilmiştir böyle bir yaptırımlari varsa.

Sözleşmede belirtilmiş olması da olayı yasal kılmaz. Aldığınız ve borcunu ödemekte olduğunuz ürünü istediğiniz gibi satabilirsiniz. 48 ay taksitle araba alan adam 48 ay binmek zorunda mı o arabaya. Saçmaladılar iyice...

dediğin gibi en iyisi sözleşmenin nüshasını kontrol etmek

Pipodan anlamıyorum ama düz, kullanmak içinse bana biraz fazla geldi fiyatı.
www.byucel.com Şurada 150'ye kadar iniyor düz pipolar. Burada (Eskişehir) direkt üretici atölyelerinde daha da ucuz diye tahmin ediyorum.

Eskişehir'den 3 sene önce güzelini 65-70tl'ye almıştık. Şimdi olsa olsa 100tl olsun. Tip ve kaliteye göre değişiyor ama 250tl fazla gibi geldi bana.

fiyat pahalı geldi.
ama luletasinin içiminin ağaçtan daha iyi olduğunu söylüyordu bir arkadaşım. hem zararlı maddeleri de epeyce süzüyormuş.

Ben üç sene önce 25 tlye almıştım eskişehirden

Pipo gül kökünden yapılır. Lületaşı kolay işlendiği ve gözenekli yapıya sahip olduğu için piposeverler arasında pek sevilmese de bir çeşit pipo-porno ürünü. Yani içimi keyifsiz olur, ne zaman yandığını kolay anlamazsınız, gittikçe tıkanır ve akar... İyisi mi gidin sirkeci şahin pipo'ya, alın bir kuyruklu yıldız, bakın keyfinize. Veya o fiyatlara vauven, sir jacopo gibi markaların giriş seviyesi pipolarından alabilirsiniz ama maksimum fiyat/performans şahin pipodur.

biraz geç oldu ama yine de yazayım.

evvela ağzı olan bilip bilmeyen konuşmuş. maksimum performans şahin pipodur, lületaşı alma kir tutuyor temizlenmiyor diyenlerin tavsiyelerini dikkate almayın mümkünse. evvela şahinle alakalı şurada yorumlarım var, bunları yazdıktan sonra 3 - 4 kişiden mesaj aldım haklısın valla diye : (bkz: #66414723) ek olarak lületaşı pipo içtikçe sararır, kendine has bir rengi olur. leke değildir o. son olarak da 25 tl ye alınan şey blok lületaşı değildir tozdan yapılmış kıytırık bir nesnedir, alana hayırlı olsun.

250 tl fiyat konusunda bir şey diyemem taşın kalitesi önemli olan. birinci sınıf bir taş için az bile sayılabilir. eğer almadıysanız ve almayı düşünüyorsanız bana bir mesaj atın size eskişehirli pipo camiasından çok övgü almış bir iki ustanın adını vereyim özel mesajla.

son olarak da lüle kelimesinin anlamını araştırmanızı tavsiye ederim.

ingvar amnjörnesen in beyaz zenciler kitabının kapağında şu uyarı vardır : "Bu kitabın yayın hakları yazar tarafından Ayrıntı Yayınları'na iki adet lületaşı pipo karşılığında verilmiştir."

elin oğlu lüetaşına hayran bizimkiler bulmuş bunuyor.

tapusunu mu alacaksin herifin. sanane senden önce olanlardan. bakire kadin isterim, herseyin ilkini bende tatsin diyen erkekten ne farkin var?

daha önce sevgilileri olsa dert etmezdim. ama evlilik farklı çok üst kademe bir olay.

mesel ben bi erkekle evlenicem diyelim. benden önce 1000 tane sevgilisi olmuş olsa bile ben dert etmem, sonuçta bana nikah kıyılınca kazanan ben oluyorum. öncekileri sevmemiş evlenmemiş diye düşünürüm.

ama hiç sevgilisi olmayıp da başından 1 evlilik geçmiş olmasın. evlilik demek çok sevmek demek.

Aynen sen kimseyi sevip aşık olmadın mı, acı çekmedin mi ki de bu şekilde düşünüyorsun?

montla sıç.

@issız karga ama evlenip boşanmadım o üst eşiği geçmedim ben.

sybella seninde geçmişte açtığın duyurulara bakarsak sicilin pek temiz görünmüyor. sorularını sildin diye hatırlamadığımızı sanma. sen de epey lekelisin o zaman?

evlenince kanatlarının altına da kimseyi almıyorsun bu arada. altına alma durumunu sen yanlış anlamışsın. bi sevişebilsen kendine geleceksin aslında.

Halt etmişsin ablacım. Bizzat dul erkek olarak sana kalmadık diyorum. Dediklerin mühim eşikler değil.

Bu kafayla çok yaşamazsın. Bu adamla evlensen pisliğin teki çıksa, boşansan nolcak? Onun su anki statüsüne mi dönüşceksin? İnşallah böyle olur da bekar birine aşık olursun sonrasında. Seni bu yüzden bırakıp gider.

10 yıl sonra fikirlerin değişir umarım.

Us psikiyatri kliniği, levent'te. Yasin genç iyi bir doktordur. git ve lobotomi istediğini söyle.

ortada bir problem yok. adam sevmiş evlenmiş ve çeşitli sebeplerden dolayı ayrılmıştır. bu kadar abartılacak bir durum yok.

sizin gibi biri ile birlikte olacağına, ayrılmanız isabet olur. bu nasıl bir düşünce tarzı. @thewizard a son derece katılıyorum.

ya bi kadınla bi erkeğin evlenmesi aynı şey deil.

kadınların çoğu statü için, evde kalmamak için, bebek yaparken tren kaçmasın diye evleniyor aşık olmadan. ama erkek çok aşık olunca nikahı basıyor çünkü evlilik erkeğin doğasına ters. bir erkek istese 100 kadını aynı anda hamile bırakabilir yani erkek biyolojisi çok güçlü. o yüzden erkeğin evlenmesi için bi kadını çok sevmesi kanatlarının altına almak istemesi lazım.

hayattaki basamakları tökezlemeden çıkabilen var mı?

evlilige giden yolda millet birbiri ile sevisiyor vs. olay insanlarin gecmisini kurcalamakla baslıyor işte. Geçmişte sıkıntıları varsa aile düzeni ile ilgili soru işareti olabilir tabi de hayat bu yani. Yarın ne olacağını kestiremiyorsun. Ağzından nelerin çıkacağını bilemiyorsun. Hata yapabilir insanlar, evlilik konusu günümüzde hassas ve bir o kadar da çatlaklara sahip bir olay.

Toplum size boşanmış insanları kötü olarak algılatmış. Hata her zaman tek tarafta olmuyor.

Bu kadar romantikleştirecek ne vardı. Birini seversin evlenirsin anlaşamazsan boşanırsın. Gelinlik giydirmiş okşamış kanatlar altına almış falan bayılıcam galiba

@jazzabel ben romantikleştirmedim evlilik, nikah başlı başına romantik bir olay.

kazanan ben oluyorum ne? kusura bakma ağır kezbansın.

kezbanlık ne alaka ? evet önceki sevgililerine nikah kıymayıp sana kıyarsa bi erkek kazanan sen oluyosun bu gösterir ki öncekileri sevmemiş.

mont +1

valla acı duymak garip katlanılır mı yaşayanlara sormak lazım.

@basond genelde zaten 2. eşlerde 1. eşe bir takıntı, hasetlenme oluyor. boşanmış bi erkekle evlenen kadınlar da zaten belli bir yaşı geçmiş, çaresiz kalmış kadınlar. yoksa hiçbir kadın kolay kolay katlanamaz buna.

Of pampa. Sen de boşan birinden eşitlenin. Boşol boşol boşol.

"mesel ben bi erkekle evlenicem diyelim. benden önce 1000 tane sevgilisi olmuş olsa bile ben dert etmem, sonuçta bana nikah kıyılınca kazanan ben oluyorum."
Neden soruyorsun ki o zaman?

içinin acıması gereken ne var burda , adam belki ayrıldığına senin kadar üzülmemiştir. Bulursun başkasını

@sybella evlenmek neden üst eşik oluyor ben de onu anlamıyorum. hayır bir kere mantıken adam boşandığına göre o kadar da üst eşik falan değilmiş.

adamın neden boşandığını öğrenmeye çalış. belki de kadın aldattı! belki hatun cazgırın biriydi! melek gibi adamı boşanmak zorunda bıraktı belki de!

kendi kendine böyle daracık sınırlar örme. insanlar bu kadar basitçe ve çabucak hakkında yargılar verilecek canlılar değil.

evliliğe önem vermen güzel ama şu cümlen darma dağın ediyor konuyu:
benden önce 1000 tane sevgilisi olmuş olsa bile ben dert etmem, sonuçta bana nikah kıyılınca kazanan ben oluyorum..

işte zamanında 50, 100 ya da 1000 sevgilisi olan seninle evlense bile sonrasında bu 50,100, 1000 lere devam edeceğinden senin evliliğin arada -reklam- olarak kalacak.

görüşlerin çok sıkıntılı. öncelikle evlilik dediğimiz olay bir erkeğin bir kadını kanatlarının altına alması falan değil; birbirini çok seven iki insanın hayatını birleştirmesidir evlilik.

senden önce evlenmeseydi de bir kadını çok sevebilirdi, düşüncen gerçekten bağnazca. bunu değiştirmeye çabala ve gerekirse yardım al. evet, senden önce bir kadını, hayatını onunkiyle birleştirecek kadar çok sevdiğini bilmek seni üzebilir ama bu, o adamın gerektiğinde evlenebilme ve sevgisinin arkasında durabilme cesaretinin olduğunu da gösterir. tamamen bakış açına bağlı. geçmiş bu; değiştirilemez. kaldı ki adam hata yapmamış. sevmiş, evlenmiş, olmamış, ayrılmış. gayet doğal bir süreç ve bunların hepsini geride bırakmış.

saçma geldi düşüncelerin epey

Aklıma bunu getirdi nedense

www.youtube.com

"benden önce 1000 tane sevgilisi olmuş olsa bile ben dert etmem, sonuçta bana nikah kıyılınca kazanan ben oluyorum.."

bir hemcinsin olarak söylüyorum hayatımda duyduğum en kezo düşünce. iyi geceler.

Uzulme bacim, bosver gitsin adami. Degerli kukuna nikahi basacak kiz oglan kiz bir yigit bulursun elbet.
Ha bir de mont +1

Yahu bu kategori niye gerizekalı insan dolu ://

Evlenme bacım sen zaten, bu denli kafayı kırmış insanların evlenememesi lazım. Sizden olacak çoluğa çocuğa yazık.

''bir kadını kanatlarının altına almak demek evlilik''

sdfjghldgsahdfjkhgshjjşskfgjhmşöasdıdhs

AHAHAHAHAHA ilk mesajı okuyunca acıdım, cevap yazacaktım. Ama sonra diğerlerini okudum, "kazanan ben oluyorum"lar, "kadını kanatlarının altına almış"lar, her yeri kezbanlık kokan açıklamalar...

Troll değilsen ağır kezbansın nu kesin. Boşanmış erkekle evlenmek istemeyebilirsin, ama sebebi "ilişki yürütmeyi beceremiyor demek ki" gibi çıkarımlar olabilir, o zaman kendi içinde mantıklı olur (katılmasam da).

Ama sen erkeklerin "en sevdiği kadını kanatları altına almak için" evlendiğini mi sanıyorsun?

Sana evliliklerin %95'inin sebebini söyleyeyim: kadının dırdırı bitsin diye. Özellikle senin gibilerin dırdırı.

Kalan %5 de aşk evliliği ancak.

Kanatların altına alma çok itici bir tanımlama, herkes kendi halinde bir birey yahu, evlenince de beraberce bir şeyler yaşıyorsun bu kadar büyütme. Ayrıca büyük konuşmak diye bir şey var, bu kadar trajedi yaratmadan kafama takarım, olmayacak deyip bitirmek daha doğru.

Evliliğe bakış açın hepten sorunlu:/

Acil şifalar diliyorum.

Vurmayın öldü.

Evlilik ile ilgili düşüncelerinizde sıkıntı var. Sicil kısmına biraz katılabilirim, ama o da "o kadar sevmiş ki basmış nikahı" kısmıyla çelişiyor. Evlenme boşanma tarihleri kısa olunca "bu adam kafasıyla değil pipisiyle mi düşünüyor" soru işaretleri çıkabilir, ama evliliği kaç yaşında yaptığı (30 yaş altında ilk evlilik), nasıl bir ortamdan evlendiği de (okulda flört, sonrasında hemen evlilik) önemli. Her halukarda evlilik bir eşiktir ama yukarıda tanımladığınız gibi trajik bir eşik değil. Ama çocuk için aynı şeyi düşünmüyorum. Çocuk ciddi bir eşik. Çocuksuz çiftler boşandıkları zaman bence en hasından tecrübe kazanıyor ve yollarına birbirinden bağımsız devam edebiliyorlar, ama çocuklu çiftlerde durum böyle değil.
Bence seviyorsanız bu durumu bu kadar kafanıza takmayın, ilerde üzülme olasılığınız yüksek, muhtemelen görüşleriniz değişecek. Yaş kaçtı bu arada?

hala can çekişiyor, biraz daha çalışın

Bu nasıl kafa, neyin kafası bilmiyorum ama aklınızı başınıza toplayın. Benden önce 1000 tane sevgilisi olsa sorun yok demişsiniz ama evlilik farklıymış. Arkadaşım şükret ki evlilikten korkup 1000 kişi ile yatmak yerine insan gibi nikah kıymış, evlilik yapabilmiş, korkmamış ve evlenmiş. Olmamış yürütememiş.

Sen de evlenip boşanmış biri olabilirdin. Bunlar hayatın olağan ve normal şeyleri. Bekar olup karaktersizin teki olsa daha mı güzel olacak?

Ne var biliyor musunuz? Bence siz bu adamdan uzak durun. Ona siz zarar verirsiniz, bırakın hak eden biriyle olsun.

Cevap vermeyin artık şu trole. Ayda 1-2 kafasına esip böyle gönül işlerinde başlık açıp bir süre sonra siliyor zaten. Harcadığınız zamana yazık...

Bu benden önce 1000 kişiyle çıkmış sorun değil evlenirsek kazanan ben oluyorum lafı aklıma şunu getirdi. hani bakire kişi onlarca erkeğe arkadan verir ya ama bakireliğini bir kişiye verir o kişi kazanan olur. aynen bu şekil. kafalar pırıl.

ayrıca sybella arkadaşım bana da troll gibi geliyorsun ama mantıklı bir insansan seni destekleyen bir kişi bile olmadığından fikirlerinin saçma olduğunu da anlarsın.

Zazen i araştır,nasıl yapıldığını falan, en basit medtasyon yöntemlerindenbiri. Bir de ne için meditasyon yapmak istiyorsun?

Öncelikle belirteyim ki konuyla ilgili bilgim sığ ve "o öyle değil bir kere" deme hakkınız da saklıdır bu yüzden.

Meditasyonda temel amaç bir şey konsantre olup zihindeki diğer düşünceleri düşünmemeye çalışmak. Nefesinize odaklanabilirsiniz, karanlık bir odada mum yakıp alevine odaklanabilirsiniz, mesela transandantal meditasyonda eğitmen size özel bir mantra verir ve buna odaklanırsınız. Klişe bir ohhmmm vardır Amerikan filmlerinden bilirsiniz, o da odaklanacak bir ses işte.

Oturma pozisyonu sırtınızı dayayabileceğiniz ama başınız dayanmayacak şekilde olursa daha iyi (uykuya dalıvermeyin diye). Bacaklar bağdaş olabilir ya da rahat bir sanldayede oturup aşağı sarkıtabilirsiniz. Nasıl rahatsanız. Sonra gözlerinizi kapatıp (ya da mum aleviyle yapacaksanız açıp) odaklanıyorsunuz arzu ettiğiniz şekilde ve zihninize üşüşen düşünceleri "silmeye" çalışıyorsunuz.

Transandantal için konuşuyorum: Başta on dakika yeterli bence. Zamanla arttırıp yirmi dakikaya çıkarıyorsunuz. (Sabah yirmi, akşam yirmi.)

En kolayı nefese odaklanmak. Her nefes alışverişini sayabilirsiniz veya nefes aldığın sürenin iki katı kadar sürede nefes verebilir ve bu süreleri sayabilirsiniz. onun dışında mantra (om vs.) tekrar edebilirsiniz. Bu arada meditasyon müzikleri veya doğa sesleri (ırmak, deniz dalgası, kuş sesleri vs.) dinlemek gevşetir. Bir de karanlıkta meditasyon yapmak veya gözleri kapamak daha iyi odaklanma sağlar. Aklınıza elbetteki düşünceler gelecektir ama önemli olan bunların aklınıza takılmadan mümkün olan en kısa sürede akıp gitmesi. bunun için düşüncelerinizi birer yaprak gibi görüp yere döküldüklerini hayal edebilirsiniz.

eksiduyu.ru

en kolay yöntemi üstteki duyuruda anlatmıştım.
transandantal meditasyon, söylendiği gibi eğitim gerektiriyor.
bir de, meditasyon sırasındaki dinlenen ya da seslendirilen "om" ve/veya diğer sesler, titreşimle ve frekansla ilgilidir.
açmak istediğiniz çakranın frekansına uygun olan titreşimi kullanırsınız falan filan.

meditasyon yapmaya alıştıktan sonra, diğer duyuruda anlattığım teknikle oldukça derinleşebiliyorsunuz.
ama alıştıktan, yani o zihin durumunu kavradıktan sonra ilerlemeniz daha kolay olur.

bu arada meditasyon illa bağdaş kurularak, mum yakılarak yapılan bir şey değil.
tv karşısında, otobüste bile yapılabilir.

Meditasyon bu kadar komplike bir şey değil, atom parçalanacak kadar üzerinde düşünülmesine gerek yok.

Seni rahat ettirecek pozisyonda kalıp, zihnini sakinleştirmen asıl odak noktan olmadı. Meditasyonun amacı bu zaten. Dolayısıyla ister amuda kalk, ister uzan, ister bağdaş kur, yavaş nefes alıp yavaş nefes vermeye odaklandığın her an senin meditasyonundur.

Bizzat deneyimim yok ama ailede asker çok. Havacı olan "karacı olup da general olsan bile o iş yapılmaz ama havada rahat olursun" derdi. Astsubayların işi de havada rahatmış.
Eğer özel sektörde iş sıkıntın varsa düşünebilirsin.

4 aydır orta ayar bir firmada arge de çalışıyorum özel sektör işte garantisi yok, maaş Tsk'da aldığımın yarısı hal böyle olunca denesem mi diyorum.

çaylak hesabım var hocam mesaj atabiliyor sanırım rica etsem ismi verebilir misiniz ?

hava on numaradır. yapıştır. hiç düşünme.

kuzenim hava astsubay, uçak motor bakımda, jetlerle ilgileniyor. hep dediği şey rahat olduğu. daha ilk yıllarında subaylarla aralarının iyi olduğundan bahsederdi. onu geçtim dayım karacı emekli albay, emekli maaşını üç aylık alıyor bildiğim kadarıyla toplam 15.000 civarı aylık 5000 civarına denk geliyor. emekli olduğunda durum bu, ekstra olarak emekli ikramiyen diğer memurlarınkine göre çok çok daha yüksek olacak, oyak kesintileri de eklenecek falan, tabi bunlar kalkmadıysa. ek olarak 15 seneyi doldurunca emekli olma imkanları vardı diye biliyorum askerlerin eğer değişmediyse.

diyeceğim şu sakın kaçırma, şu an piyasa çok kötü elini atsan mühendise ve iibf mezununa çarpıyor, alacağın maaş eğer bir şekilde kendi şirketini kurup tanıdık torpil vs ile iş kapmadığın sürece yada çok çok iyi işler çıkaran biri olmadığın sürece ortalama seviyede olacak ve hiç bir zaman iş garantin olmayacak.

20 yaşından beri hep asla asker olmam derdim, şu ansa kafamı öpeyim keşke zamanında girseymişim diyorum. askerliği çok sevdiğimden değil hayat şartları, çalışma imkanları yüzünden.

Hele artık KPSS gerekiyor alımlar için, girmek iyice zorlaştı.

Babam hava ulaştırma emekli albay (hava yercidir) 9 sene Konya, 7 sene Malatya, 2 sene Bursa, 3 sene Antalya yaptıktan sonra 2001'den emekli olana kadar İzmir'de çalıştı. Pilotlardan kafası her zaman rahattı ve hayatından da memnundu.

Senin gelecekte yapacağın iş muvazzaflığa girdikten sonra tayin olduğun bir şehirde üniversitede yüksek lisans ve doktora kovalamak, bu sayede de Gaziemir Hava Teknik okullar veya Hava Harp Okulu'nda ders verebilecek akademik donanıma ünvan olarak yetişmek olmalıdır.

----------

Açıkçası ben de makina mühendisiyim (yedek subaylık yine aynen) ve KPSS mevzusu olmasaydı kara - hava - deniz'in hepsine dalacaktım.

unutmadan tayin olabileceğin yerler kara ve denize göre de çok daha az o da bir avantaj. diyarbakır, malatya, eskişehir, bandırma, izmir. hele benim kuzen gibi jetçiysen sadece jet ana üslerinde çalışırsın.

havacının gidebileceği en kötü yer batman'daki yedek meydan. radarcı olsaydın iyi yerlerde dağ başında yaşamak zorunda kalırdın ama sen hava meydanlarda takılacaksın, o da en kötüsü batman evet.

Sağolun arkadaşlar ben en iyisi mülakata hazırlanıp bir şansımı deneyim

ask ne lan. 80 yillik omrunde max 5-10 yil yasayacagin sonra adini saygi koyacagin, yada katrilyon m2'lik milyar yasinda evrende bit kadar onemi olmayan bisey. ha su an asiksan dibine kadar yasa hic birseyi gozun gormesin; ama o'da gecici be yavrum.

yok

var.
zannedersem asıl mesele ötesi hatta. ama yine de sen bilirsin kardeşim :P

Borç var borç. Döverler.

www.youtube.com

Sağlık ve ailenin yanında aşkın lafı bile olmaz.

devilred+12

Aşktan öte köy mü var ? Varsa da dört kollu orasını da biz bilmeyiz...

annen, kardeşin... bunlar varken aşk ne onu sen söyle asıl.

ha sen de bu ikisi de yoksa o zaman para. -paranın yaşatabileceği imkanlardan bahsediyorum-

SAĞLIK

cok ciddi cevaplar vermişsiniz yav. alt tarafı şarkı sözü.
zaten şarkı da ;
Yağmura, buluta, yıldıza, aya, kara toprağa, düşen yaprağa sor
Nemli saçlarına nefes nefesine şu çırılçıplak kıvrılan beline sor
diyordu ben gittim size sordum :)

yok amk yok.

MODERN ZAMANLAR
MODERN ZAMANLAR
MODERN ZAMANLAR
pbs.twimg.com
MODERN ZAMANLAR
MODERN ZAMANLAR

eğitime bağlı biraz. almanların tabi ki içgüdüsel olarak farklılıkları var ama ne goldenlar, labradorlar gördüm almana taş çıkartır. ağır eğitim tabi bu köpekler. sorun gelececk olursak da öyle bir hayvan yok. ayrıca yavşamaya, şımarmaya gelsin köpek zaten nedir. güvenlik olarak kapıya bağlayacağım diyorsanız zaten almayın derim hiç.

labrodor un kendisi bu tarife uyuyor zaten.

@liriamer köpek almayı düşündüğüm için sormuyorum, ek olarak bahsini ettiğin köpeği -hatta herhangi bir canlıyı- meta olarak gören zihniyetten tiksinirim, çocukluğumdan beri köpeklerle içiçe oldum. aklıma takıldı, maksat muhabbet olsun diye sordum soruyu.

@sesobjesi dostum köpekler iş-güç köpeğidir diye bir şey değil bir sürü şey diyebilirim. insanların aksine köpeklerde kimi cinsler iş köpeği olmaya meyillidir, kimi cinsler sürü gütmeye, kimi cinsler alan korumaya... her cinsin yatkın olduğu ırksal, genetik özellikleri vardır. tam tersine bu ırksal, genetik özellikleri sallamadan bakmak köpek için daha zararlıdır diye düşünüyorum. bir alman çobanını eve kapatıpsüs köpeği gibi besleyemezsin, o hayvanı günde 10 km koşturmak da kesmez, görev köpeği bu, içinden bir şeyler yapmak gelir, haleti ruhiyesine uygun yaşam standardını veremedin mi hayvan depresyona girer. misal bir akrabamın dobermanı bildiğin fino gibi her sevenin üzerine atlayan sevgi dolu bir köpekti. aynı hayvan gece vakti ters bir durumda bir anda canavara dönüştü, o köpeğin doğasında sahip olarak bellediği kişileri en ufak terslikte ölümüne korumak var. rott, pitt, doberman gibi asabi cinslerin sevgi dolu yetiştirilmesine karşı değilim hatta böyle yapılmalı diye düşünüyorum ama gidip de bir beagle ı alan koruma köpeği yapma gibi bir şansın da yok. . neyse anlatabildim sanırım demek istediğimi.

@rurouni labrador pek uymuyor gibi dostum bu tarife, yani kişi koruması yapabileceğini pek sanmıyorum. bugün sözlükte de bir haberin başlığı açılmıştı kendini hırsıza sevdiren köpek diye, oradaki köpeğin cinsi labrador gibi geldi bana. yani ne bileyim orada rot, mastif gibi bir cins bulunsa eğitimsiz bile olsa o hırsız kolu bacağı bırakmadan çıkamazdı oradan. labradorların pek o taraklarda bezi yokmuş gibi geliyor bana, daha çok goldenların azıcık daha serti, cool versiyonu gibi bir şey bu keratalar :)

@jazzabel ya işte demek istediğim o da değil, hani bir labrador u sert, hırçın bri köpek yapabilir miyiz değil merak ettiğim. sadece gsd disiplininde ama örnek olarak atıyorum labrador yazdım ama bernese de olur, öyle tipli bir cins var mı diye merak etmiştim. sonuçta çok zor bir şey değil bir köpeği psikopat yapmak, bir karanlık odaya bakıyor. o yavrucak nelerle, kimlerle muhatap oldu ki böyle hırçın bir köpek oldu kim bilir?

lanet olsun dostum gene tick alamadım

tikler labradorun olsun ayıpsın

Tüm çoban köpekleri dediğiniz şeye uyar. Görev verilmezse kendini boşlukta hissederler. Ev ortamında da sessiz sakinlerdir. Çabuk öğrenirler ve bağlanırlar yaşadıkları insanlara.
Ama dışarıda onları ekstra yormak gerekir. Sadece fiziki aktiviteyle de değil.

Görünüş olarak da çok farklıları var. Misal: en.wikipedia.org

en.wikipedia.org

sağol büf-e kür.

buldum ben bu cinsi. gerçi tipi labradordan çok golden ları adırıyor ama olsun :)

cinsimizin adı hovawart. seksi fotoğrafları ve hayat hikayesi için şuraya: en.wikipedia.org

Sevgilisi olduğunu bilmeden yürüdüysem, o da bana karlılık verdiyse, sonradan sevgilisi olduğunu öğrenmem bir şey değiştirmez.
Ha olur da sevgilisiyle ayrılır benle olursa ciddi bir şey düşünmem, takılırım en fazla. Sevgilisi varken bana yüz veren benleyken de başkasına yüz verir.
Kadınım.

K,

Başıma geldi yürümedim. Başıma yine gelse yine yürümem.

Yürüyebilmem için heralde ortalığın aşkı memnu filan olması lazım.

Yürümem, yürümedim, yürünen sevgili benim sevgilimse yürüyen kişinin yürüyebilen yerlerine zarar veririm.

erkekim.

Yürümem. Benim haberim yok iken kendisi yürümeme karşılık verdiyse o kişi karaktersizdir.

Yürümem.

Sevgilisi olduğunu bilmediğim biri vardı. Karşılıklı yürüyorduk. Sonra öğrendim sevgilisi olduğunu, son konuşmamızda da beni zor durumda bırakma dedi ama ben gel desem gelecekti. Tabi böyle bir ilişkiye başlayacak karakterde bir adam değilim. Sonra kopardım tüm iletişimimi. 2 ay sonra ayrılmış, yine bir şekilde iletişim kurmaya çalıştı. Ben hala unutamamıştım onu ama ne olursa olsun, bana yakışmaz diyip önüme baktım.

Ben tersten cevap yazayım. Sevgilim olduğu zaman inanılmaz yürüyorlar, baştan çıkarmaya çalışıyorlar. Olmadığında yüzüme bakan yok. Cinsiyet erkek. 27 ve single. kızlara selam.

erkek veya kadın fark etmez, bu tip sorular boşa düşmeye mahkumdur. yürümem diyenin yürüyeceği, yürürüm diyeninse taş kesileceği koşullar her zaman mümkündür. vicdan kalibrenizi buradaki cevaplar üzerinden tayin etmeniz yersiz, siz sadece ne istediğinize bakın.

yürümem

erkek

kaleci var diye şut çekmeyecek miyiz Xd

(şaka)

yürümem..

sevgilisi olduğunu bilmeden yürümüşlüğüm var. kız sonra laf arasında erkek arkadaşı olduğunu belirtti.

yürümem. biraz eski kafalılık olabilir ama "yuva yıkanın yuvası olmaz" sözüne inanıyor gibiyim.

Yürümedim. Evli, bekar olup yürüyenler çok oldu.

yalan atmayın ya, bu kadar sevgilisi olan kişiye kim yürüyor o zaman... ben yürürüm, yürüdüm de. ama yolu gördüysem. E.

Yürüyordum bi zamandır ama harbiden sevgililer ayrılmıyor helal olsun. K

yururum,kosarim,uclu burgu,perande,yer hareketleri,ritmik jimnastik ne varsa yaparim.yukardakilerin coguda durust degil.

Herkes hayir der ama insanlarin yarisi yurur. Bu tarz sorulara hicbir zaman gercekci cevaplar alamazsiniz.

sevgilisi varken bana yürüyenler oldu. yürümedim, yürümem. sevgilisi olan erkeklere yürüyen kadınlar var, bizzat gördüm. burada yürümem yazanlar çok sayıda gözüküyor çünkü yürüyenler genelde bunu söylemez.

K.

geçmişte çok katıydım bu konuda. misal eski sevgilim benden sonra biriyle birlikteyken beni arayıp çok özlediğini yanıma gelmek istediğini söylediğinde bile kibarca reddetmiştim. bir kaç olay daha oldu böyle hiç birinde karşılık vermedim.

ama zamanla değişiyor insan, daha doğrusu insanlar ve yaşattıkları değiştiriyor insanı. artık iki şeye bakıyorum, karşı tarafın gözü var mı bende, sevgilisi kim? sevdiğim yada saygı duyduğum birinin sevgilisine karşılık verse bile yürümem.

cinsiyet er kişi.

yürürsen, seninkine de yürürler. karma is the bitch bebeğim^^

Yürümem, yürür gibi oldum bi ara sonra titreyip kendime geldim. Tabi gençtim o zamanlar. Ama şimdi asla yapmam.
K.

E

Yürümem.

eskilerin bir sözü vardı:
"kalede kaleci var diye şut çekmeyecek miyiz?"

yurumem.
k

Sevgilisiyle uzatmaları oynayanların sevgilisi varmış gibi hissetmiyorum. Dolayısıyla hiç suçluluk duymuyorum. Benimle birlikte olduktan sonra sevgilisinden ayrılan bile oldu. Çünkü zaten ortada sağlıklı bir ilişki yok. Bitmeye bahane arıyor. Bazen o bahane ben oluyorum. Pişman değilim.

Sevgilisiyle mutlu, huzurlu olana ise asla yürümem, bilakis mutluluklar dilerim, ilişmem.

34 yaşındayım 34 yıldır doların düştüğünü görmedim. bir 2003 ten 2008 yılları arasında ülkeye yoğun sıcak para girişi yapılırken bir rahatlama olmuştu dolar üzerinde ama o da genel olarak ülkenin ekonomik ve siyasi tarihine baktığında olağan üstü bir durum kolay kolay tekrarlanacak bir şey değil.

ekonomist olmaya gerek yok, üretimin var mı? yok, başkasının parasının değerine, ekonomisine bağımlı olmaya mahkumsun.

yatırım her zaman sepet yapılır. yani %25 tl %25 dolar %25 altın %25 euro gibi. en az 2 ye bölmeye çalışın. iniş çıkışlardan en az etkilenirsiniz.

bu arada dolarla euro ters orantılıdır, altın(usd) dolarla ters orantılıdır.

adam mühendis mi?

@awkward: sayılır.

mühendislik öğrencisi anladığım kadarıyla. eve davet et. için (çay-kahve de olur), film izleyin, hala bir kalkışma olmazsa hiçbir zaman senin olmamıştır.

bence bikaç defa daha olta at, ondan tık gelmezse açıl gitsin. 1 ay 2 ay üzülürsün sonra devam edersin.

@j r r tolkien hayrani: neden red ya? :/

En azından buluşma teklifinde bulunmaliydi hoşlanıyor olsaydi. Hani iltifat falan belki huyu degildir ama gorunen o ki hicbir cabası yok. Zaman da gecirmissiniz yeterince. Icimde kalmasin diyorsan açıl ama bence de sonuç istedigin gibi olmayacak.

bence açılma. hoşlansaydı o açılırdı.

Bence de ayıp olmasın diye takılıyor red yiyeceksin. Beğenen insan yüzüne karşı söyleyemese de mesajları ile beğendiğini belli eder .

beğeniyor olsa allah ne verdiyse yardırırdı. bence de kalkışma yapma. yüreğine taş bas.

başak burcu erkeğiyse yaptıklarını normal karşılıyorum. başak burcuysa ilk adımı sen at hala tık yoksa boş ver gitsin.

Açılırsan ileride bunu nahoş bir anı olarak hatırlar, hatta belki utanabilirsin de. Bence hoşlanmıyor beyfendi. Hoşlanan erkek, istemese bile belli ediyor çünkü.

abi şöyle millet adına konuşmuyorlar mı kendimi çıldıriciim yemin ederim.

kendi fikrimce arkadaş biraz çekingen. belki de "böyle bir kızın benimle ne işi var lan güntekin ?!" diye içinden geçiriyordur. hayallerinde yan yana dursanız da işi gerçeğe dönüştürecek adımı atacak cesareti yoktur. olay bu :/

ben bi arkadaş var ordan biliyorum bunları :'(

Bu onun yapısıyla ve senden/ilişkiden beklentisiyle alakalı.

Çok çekingen, içine kapanık biriyse sevse de belli edemeyebilir. Elinden tutmak, gözüne sokmak gerekebilir. Yol yordam bilmiyordur, adım atamıyordur.

Ya da seninle cidden sadece arkadaş olmak istiyor olabilir. Ya da seninle yerlimizah.com olmak istiyordur, bunları ancak şeffaf olup derdimizi anlatırsak öğrenebiliriz.

Onun akli sende de soyleyip bi cuval inciri berbat etmeyeyim derdinde.

Acilin, zamaninda cok acilmis olan bir acilim uzmani geldi:) Sana olan hislerinden ve dusuncelerinden emin olsaydi; emin ol ki bunu hissettirir, harekete gecerdi. Hele ki o kadar konusma ve gorusmeden sonra. Acilma hatta kendini geri cek. Belli ki seninle ilgili boyle dusunceleri yok. Acilmak istiyorsan acil tabi ama soylediginle kalacak gibisin.

bence hoşlanmıyor ama açıl, olmazsa da olmaz

açılmamak ret yemekten daha kötü, iki arada bir derede kalma.

çekindiğinden o açılamıyor olabilir ama kendine yakın hissettirmiyorsa bence de sıkıntı var.

eve falan davet etme sakın, adam senden hoşlanmıyorsa niyetini direkt "eve çağırdı, sekiz istiyor" yoracak. ha gelirse bir şeyler yaşarsınız ama bu senden hoşlandığı anlamına gelmez. daha kötü olur senin için.

bir süre davet etme hatta arayıp sorma, bak bakalım nasıl bir davranış sergileyecek. eğer açıkça üzerine düşmeye başlamışsa, o da hoşlanıyordur ama yok, uzun bir aradan sonra "naber la keraneci?" muhabbeti yapıyorsa zaten hiç senin olmamıştır.

değerlendirirken duygularını bir kenara bırakmaya çalış, objektif ol karşındakinin davranışlarını incelerken.

erkekler eger ciddi manada cekiliyorsa size, zaten siz bu kadar sinyal vermisken gelirler. gelmemis, demek ki oyle bir istegi yok. bence birak. ya da biraz sessizles, cok yazisma gorusme, pesinden gelmeye baslarsa yavas yavas kontrolu ele alirsin. orada da kadinligin devreye giriyor tabii.

adama soğuk davran, biraz kendini çek bak neler oluyor:)

Bence açılmadan önce daha net, öküzün bile anlayacağı mesajlar yolla. Biz sayısalcıların bu gibi EQ algıları düşük oluyor genelde.Kafamıza biraz vura vura göstermeniz gerekiyor.

sektörde çalışma amaçlı mı, hobi olarak mı? ingilizce biliyor musunuz?

sektörde çalışma amaçlı değil ama baya profesyonel olmak istiyorum. ingilizce başlangıç seviyede

3d modelleme yerine after effects gibi 2d programlar öğrenmeniz daha mantıklı. hele maya filan derya deniz.

3d animasyon için maya veya 3ds max, 2d animasyon için toonboom gibi programlar kullanılıyor. ben 3d biliyorum, onun için konuşayım. ingilizce biliyor olsaydınız yığınla kaynak var. türkçe kaynak ve kitap sayısı kısıtlı. kurslar 3000 civarı filan en az. dünyada yaygın olarak maya programı kullanılıyor, trde 3ds max kullanan da yerler var maya da.
bu iki programla bi sürü daha şey yapabiliyorsunuz, modelleme, ışık kurma, iskelet oluşturma, animasyon, render, efekt yapma gibi gibi. hepsi ayrı uzmanlık gerektiriyor. ilginiz hangisine yönelik onu da belirlemek gerekiyor.
konu iyice dallanıp budaklanacak o yüzden öncelikli tavsiyem ingilizceyi halledip öyle kaynaklara yönelmeniz. öteki türlü ilerlemek istedikçe ingilizce hep engel olacak önünüzde.
bir de türkçe şu site var, türkçe kaynak ve işinize yarayacak bilgiler bulabilirsiniz: sinefx.com

ilk olarak bu işe tutku derecesinde bir merakınız varsa, yaşınız gençse, azimliyseniz gsf lerin çizgi film bölümü için sınavlara hazırlanın. oturup bir senelik çok sıkı bir çalışmayla zor olsa da başarma şansınız var. ki zaten türkiyede adam gibi bu konuda eğitim veren bir iki üniversite var. daha önce hiç çizim yapmamış olmanızın bir önemi yok.

yok üni. işi yaş iş derseniz izmirdeyseniz sizi bir kursa yönlendirebilirim. sağlam yerdir. özelden mesaj atarsanız bilgilendiririm.

-karakter modelleme için zbrush. ek olarak programı esnek biçimde kullanabilmeniz için bir çizim tableti.

-maya programını kesinlikle öğrenmelisiniz. 3ds max türkiyede genelde katı modelleme için kullanılır. organik modelleme ve animasyon için maya daha esnek bir program.

-after effects gibi programlar işin post production kısmı ile alakalı. apayrı bir iş dalıdır neredeyse. maya, zbrush gibi programlardan belirli bir seviyeye geldikten sonra öğrenmek için çabalayın.

- pide demiş ben de ısrarla söylüyorum ingilizce şart. sırf youtube üzerinde bile tonlarca ingilizce kaynak var. adamlar oturup uygulamayı yapıyor, yaparken anlatıyor. ha tabi bakarak görerek kaparsınız ama aynı verimi alamazsınız.

- bu benim şahsi düşüncem eğer gerçek anlamda profesyonelleşmek istiyorsanız eliniz kalem tutsun. oturup çok gerçekçi çizimler yapın demiyorum ama aklınızdakileri, tasarladığınız şeyleri farklı açılarda, gesture larda çizmeniz yaptığınız iş sürecinde çok artı kazandırır. en azından bir kursla eskiz çizebilecek, aklınızdakileri kağıda dökebilecek kapasiteye erişmeniz lazım.

- onun dışında ışık, renk bilgisi, proporsiyon, espas gibi temel tasarım konularını araştırın bilgi sahibi olun, çalışmalarınızda uygulayın araştırdıklarınızı.

türkiye için 3d nin en zor alanı animasyon. kendini gerçek anlamda yetiştirmiş eleman az. akademik eğitimi veren bir kaç yer var bunların bir ikisi sağlam eğitim veriyor, alaylı olanların da çoğu sadece program kullanmayı bilerek bu işi bildiklerini sanıyor. yanlış anlamayın alaylılara lafım yok benim max hocam alaylıydı lakin bir çok ortalıkta sanatçı havalarında dolaşan alaylının eline verirdi. dediğim gibi sadece program öğrenmekle ancak tekniker olursunuz, farkınız olması için işin özüne inecek araştırmalar yaparak yetiştirin kendinizi.

3ds max için daha fazla video tutorial var, türkiye piyasasında daha fazla tutuluyor ona göre seçimini yapabilirsin. arkadaşların söylediği gibi ingilizce şart işin inceliğini öğrenmek için, ortaya iş çıkarırsın fakat kaliteli bişeyler yapmak istiyosan inceliği öğrenmen gerek. özellikle material oluşturmak için önemli modellemeyi görerek halledebilirsin. her programın başarılı olduğu, iyi oldupu konular var o kısımları iyi incelemen gerekiyor. ben daha çok makine sektörüne hizmet verdiğim için metal vb. materyallere daha hakimim. katalog veya web için render aldığımdan genelde stüdyo ortamında render alırım bunun gibi şeyler senin seçim yapmanı kolaylaştırır. hizmet ettiğin sektör seni yönlendirir genelde. ayrıca önce 2d olayını ve mantığını çözersen altyapı olarak 3d de daha rahat kavrarsın ve çalışırsın. bu öneriler senin tamamen özgün işler yapmak istediğine göre değişir. yoksa 1 haftalık bi eğitimle standart renderlar alır basit animasyonlar yapabilirsin. şimdilik bu kadar.

- Ayri araclarla degil birlikte giderseniz daha guvenli olur.
- Eger erkek kizlara gore daha guclu kuvvetli ise araca ilk erkek binsin en son erkek insin. Surucu birinizi bakkala bir sey almaya gonderirse, icinizden en ciliz olaniniz gitsin.
- Araci durdurdugunuzda, binmeden once plakasini not edip, 4. bir kisiye bu araca bindik diye mesaj olarak gonderin. Bir tedirginlik olursa aracin plakasini bildiginizi surucuye soyleyin, plakanin baskasina mesajla gonderildigini belirtin. Ayni seyi surucunun fotografini cekerek de yapabilirsiniz.
- En ufak bir supheniz varsa araca binmeyin.

- içi full erkek dolu arabalara binmeyin. hayır demeyi öğrenin

- tek başına bir adamın arabası bile olsa yok işte şurada bir yer var yemekleri nefis, efendime söyleyeyim şo otarafta bir yer var manzarası harika iki bira atalım muhabbetlerine hayır deyin kesinlikle, ısrar ederse "bizim işimiz acele bizi indirin biz başka arabayla gidelim size mani olmayalım gidecekseniz" gibi bir cevapla savuşturun.

- arabaya binerken "hele hölö höylöylöy otospot çekiyos, çok eğlenceliyiz, eğlenmeye gidiyoz kakarakikiki" kafasında olmayın, bizim halkımızın gerçek bakış açısını bilseniz otostop çekmeye bile cesaret edemezsiniz.

- bu konuyu böyle söylemeyi pek sevmiyorum ama hatun kişiler olarak giyiminize dikkat edin rica ederim.

- şöför erkekse ve sürücü yanı boşsa oraya erkek otursun, kadınsa kızlardan biri otursun.

- bana sorarsanız muğla izmir arasına türkiyenin en batısı bile olsa otostopa çıkmayın. otobüsle 2 saatlik yol.

milasta okumuş akyakaya, bodruma bol bol kızlı erkekli -kimi zaman 10 kişilik gruplar halinde- otostopla seyahat etmiş biri olarak yazdım bunları.

not: eğer gezmek için gidiyorsanız ve daha önce gitmediyseniz mutlaka akyakaya günü birlik de olsa uğrayın. herkes bodrum bodrum diye yırtınır ama huzur akyaka'da. gerçi kışın gitmedim lakin kışın da farklı bir güzelliği olacağını tahmin ediyorum.

alsancakta pasaja baktınız mı?

şahsen bakmadım ama bakanlar sadece macbaren vs gibi tütünlerin olduğunu öylediler. tpt ve yayladağın satılacağını sanmıyorum malum zaten yasal tütünler, satabilmek için tekel bayisi olmak gerek.

(bkz: ümmetçilik)

tartışırken harcadığın vakte, yıpranan sinirlerine yazık. bunlar neyi düzgün anladı ki bu konuyu düzgün anlasın. uğraşma yav he he de geç.

ırkçı falan da değilim ha, tiksinirim hatta.

medeni bilgiler'de atatürk şöyle demiş:

"arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne arapların, ne aynı dinde bulunan acemlerin ve ne de mısırlıların vesairenin türk’lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi. bilakis, türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. bu pek tabii idi. çünkü muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa, hayatlarını allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. bununla beraber, allah’a kendi lisanında değil, allah’ın arap kavmine gönderdiği arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. arapça öğrenmedikçe allah’a ne dediğini bilmeyecekti. bu vaziyyet karşısında türk milleti birçok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde kuran’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler."

bu eleman da beyni sulanmış hafızlardan herhalde.

olay hangi medresede geciyodu?

Öncelikle, "şeriatçı dinci" anlam bozukluğudur. Dinsiz şeriatçı olmaz zaten.

İkincisi, tartışmanızın nedeni ne senin ne karşıdakinin bilmemesi.

Peygamber ırk yok dememiştir. "Arabın Aceme, acem'in araba üstünlüğü olmadığı gibi siyahın beyaza, beyaz'ın siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvadadır" demiştir.

@pomknos, işte o şeriatçı herifte senin yazdığını söyledi bana ama ne alaka. Ben Türk'üm futbol oynarım dedim. Adam ben Türk üm demeyi ırkçılık algılıyor sanırım .

ümmet fikri özünde bence de arap milliyetçiliği içeren bir şey. sonuçta islam dininin o kadar büyüyeceğini tahmin edeceklerini sanmıyorum. hac olayını düşünün mesela. en fazla arabistan'ın diğer kabilelerinden insanların gelmesi için düşünülmüş bir ibadet. ancak islam'ın "başarılı" cihat anlayışı olayı değiştirdi.

soruya cevap olarak da dinciler türklüğü kabul etmezler elbette. varsa yoksa arap

inançlı bir müslüman olarak yazıyorum. yusuf islam'a ait olduğu söylenen güzel bir laf var, "müslümanlara baksam, islamı seçmezdim" diye. günümüzde islamiyeti yaşadığını zanneden çoğu insan aslında uydurulmuş/değiştirilmiş sünnetlerden oluşan bağnaz bir inanca bağlı durumda maalesef. bu zamanın müslümanlarının bu içler acısı durumu geçmişten bu yana beklenen bir tablo. zaten islamiyete göre kıyamet müslümanların üzerine kopmayacak. buradan ne anlıyoruz? islamiyet azalarak yok olacak, sonrasında ise dünya :) sünnetçi, cihatçı, din elden gidiyorcu vs. tipler az inançlarıyla ilgili kitap kurcalasa islamiyetin şu durumunun normal olduğunu idrak edecekler ama nerede? en büyük zararı onlar vermedi mi zaten islama ve dünyaya? şu an en iyi müslüman, sessiz sedasız bir köşede dinini yaşayan müslümandır kanımca.

size tavsiyem bu tip insanlarla çok münakaşaya girmemeniz. özellikle bu tiplerin iç dünyası türlü sapkınlık ve fitne ile doludur. mümkünse arkadaşlığınızı bile kesin, iyi niyetli bir insan olduğunu bile düşünmüyorum zira. ne diyelim, Allah ıslah etsin

2-3 kez farklı oyunlarda denedim onu da olmadı. çözümü komple torrentlemekte buldum. borderlands 2 işte aynı durum. çok zeki ya ibneler.

şu dlc muhabbetine tav oluyorum yahu. hadi tamam ana oyuna para veririm, acımam ama zaten oyun içinde olması gereken bir şeye oyun kadar hatta daha fazla para vermeyi mantıklı bulmuyorum.

o değil 2 haftadır 3 lemeyi oynuyorum bir sardı ki sormayın, sırf bitmesin diye dlc leri yükleyeyim bari dedim, o da harammış meğersem bana :)

ortalık kötü, para cebinde hazır olsa, kurulu düzenin olsa yanında bunu da yap derdim belki ama şu şartlarda yatırım cesaret istiyor.

bence ahşap işlemeyi bilmiyorsan hiç uğraşma, biliyorsan da borç harçla uğraşma.
atölyesini kullanabileceğin bir marangozla anlaşmaya çalış. çok daha verimli olur?

Modüler mobilya neyse de özel tasarım maliyetli ürünler zor gider bana göre

yurt disina pazarlayabileceksen gir yoksa girme. burada bekledigin satisi yapamazsin.

@azizakin yav dostum atölyesini kullanabileceğim marangozla çalışılır, bütün mimar/içmimarlar bu şekilde çalışıyorlar da şöyle sorunlar yaşanıyor başka bir atölye ile çalıştığında mesela; kafandaki işi ustaya anlatmak, ustanın bunu anlaması-özellile biraz sıradışı iş yapmaya çalıştın mı hemen "neden böyle yapıyon ki? macera mı arıyon sen?" soruları-, ustanın senin işine sırası gelmesi, senin kullanmasını istediğin detay çözümleri için adamı ikna etmek çoğu zaman tartışmak vs vs. kendim çalıştıracağım bir ustayla bu sorunlarla yüzleşmem en azından. işte tek kafamı kurcalayan konu piyasanın durumu... düzlüğe çıkar mı, çıkarsa ne zaman çıkar gibi deli sorular var kafamda :) neticede 10 - 15 bine ihtiyacım olan alet edavatı 0 olarak alabiliyorum.

@gazozailacatmauzmani e zaten müşterisi de ona göre olacak. orta-üst ve üst gelir seviyesine yönelik. modüler mobilyada sürümden kazanılır, özel tasarım da ne bileyim aylık 2 - 3 adet masadır, tv ünitesidir falan gibi iş ilk etapta çarkı döndürmeye yeter diye düşünüyorum.

@idexo valla bir ara şu ankara anltlaşması muhabbeti bile geçti aklımdan ama tamamen yabancı bir ülke, piyasa ve müşteri alışkanlıklarıyla baş etmek çok zor. yurt dışı işi de biraz yaş gibi geliyor bana. zaten piyasaya yeni girmiş adı duyulmamış bir tasarımcı olacağım, kendi ülkesinde yaptırmaktansa neden bana yaptırsın adam, lojistik, garanti gibi konularda riske girerek.

Sitelerde bir dünya böyle yer doldu. Kütüğü bir sürü çeşit yapıp yeni mezunları çalıştırarak mimarlık Bürosu oldu her yer özel tasarım her yer mimarlık yazar oldu. Mimar olmayan adam dahi kartvizite mimar yazıyor. Bence şu piyasada sermayesiz çok zor ayakta durman. Açacak sermayeyi geçtim seni 2-3 yıl idare edecek isim yapman için gerekli sürede seni ayakta tutacak ekstra mevduatın olmalı bana göre yoksa diğer türlü barınmak çok zor.

usta ile çalışmanın zor olduğunu herkes biliyor da dişine göre usta bulduğunda pahalı olduğunu kimse düşünmek istemiyor.

sanatı olan, karşısındakinin ne dediğini anlayıp uygulayabilen adam zaten iş güç dükkan sahibidir, kolay kolay yanına gelip çalışmaz, çalışmayı kabul etse de tatmin etmek zor olur.

ikna ettin parasını da verdin adam düzenini bozdu geldi diyelim, sanıyor musun ki öteki ustalar gibi yapmayacak? daha bile beter yapar. işi senin dediğin gibi yapmadı diye falan ters düşersen de tam işin ortasında çıkar gider kapatır telefonlarını bulamazsın yemin ediyorum. çok uyuz olursa daha da gelmez bir de üstüne alo 170'e şikayet eder maskesiz çalıştırdı ciğerim talaş doldu zalım bu der devlet gtünden kan alır.

çok güzel adam yönetirim insan ilişkilerim, ticari zekam da süper diyorsan şunu yapmaya çalış; atölyesi olan bir marangoza de ki atölyeni ustasız çıraksız saatlik/günlük kaç paradan kiralarsın.

kiralamayı kabul ederse o zaman çalışmak istediğin yanına almayı planladığın ustanı al atölyeye götür ilk birkaç işini böyle gör. sonra baktın oluyor, yürüyor bu şekilde, kendi atölyeni kurarsın.

yine de mekanı alet edevatı ustayı ayarlayıp işin satış pazarlama projelendirme uygulama vs tüm safhalarıyla uğraşmak çok ekstrem iş. arka bahçeden kendi uydumu fırlatıcam de ortak olayım mesela ama bu çok zor ya.

ortalık düzelir mi? valla bilmiyorum. ben düzelmeyecekmiş gibi hareket ediyorum fakat her iş farklı tabi.
sen şu anda aktif olarak çalışıyor musun? yani ayda 2-3 tv ünitesi olacak falan derken zaten yapıyor musun yoksa sallıyor musun?

ozet: bi marangoz bulun, onun atolyesi ve aletlerini kullanının, isi siz yapın. ona kira veya komisyon odeyin. biz kendi mobilyalarımızı boyle yapıyoruz.

detay: bi arkadaş özel tasarım ahşap mobilya yapıyor. ama surum o kadar az ki artık yavaş yavaş mdf işleri de kabul etmek durumunda kaldı.

eğer imkanınız varsa tanıdığınız bi marangozun atolyesinde çalışın tabi gerçek ahşap işleyen usta bulabilirseniz. iş tamamen mdf ebatlama ve minifix takmaya donmuş durumda. kalınlık planyası olan marangozhane bile kalmadı. ahşap isleyecekseniz bu şart malum.

piyasada tanınmadan bu kadar buyuk yatırım yapmak bence riskli. gittiğiniz yerde aletlerini kullanmak karşılığı ustaya belli bir miktar odeme yaparsınız. bi bakarsnız siz becerebiliyr musunuz, keyif alıyor musunuz, yaptıklarınız pazar bulabiliyor mu. duruma gore kendi yerinizi açıp açmamaya karar verirsiniz.

ust-orta kesime yonelik demissiniz ama kaliteli kereste fiyatları dolar ve euro uzerinden, malum aldı basını gitti. yerli cam cok dayanıklı değil. uzun vadede de çıralı olduğundan aletlere zarar veriyor. 3 boy kızılcam veya ceviz 80 tl civarı. yani orta kesimde sipariş verecek butce olmaz. ust kesimse zaten bu işle uğraşmaz, gider mudodan alır.